Çocuk evlilikleri ve travmalar
Reşit olmadan evlendirilen kızların travmaları hayat boyu devam ediyor. Dayatılan bir hayatı, üstelik istemedikleri bir adamla yaşamak zorunda kalmak kapanması zor yaralar açıyor.
Kız çocukları bu evliliklerin içinde hapsedilme hissi yaşıyorlar. İstismar edilen kız çocuklarına ya da bu yolla evlendirilmiş kadınlara ulaşabilen sivil toplum kuruluşları ve psikologların tüm çabası, bu insanların travmayı atlatması. Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şubesi Travma Birimi sorumlusu Serap Altekin bu çalışmalara katılanlardan biri. Altekin çocuk yaşta yapılan evliliklerin hayatları nasıl kararttığını anlattı.
Çocuk evliliklerinin temelinde hangi faktörler yatıyor?
Çocuk yaşta yapılan/yaptırılan evlilikler daha çok yoksulluğun ciddi boyutlarda olduğu, eğitim düzeyi düşük, çok çocuklu (genellikle 8-9 kardeş) ve ağırlıklı olarak da kırsal bölgelerde yaşayan ailelerde daha sıklıkla görülüyor. “Evden bir boğaz eksilir” düşüncesi ile kendini gösteren yaşamsal ve ekonomik kaygılar, “Erken yaşta evini bilsin, öğrensin” düşüncesi ile vücut bulan feodal, ataerkil, cinsiyetçi tutumlar, gelenekler ve kültürel kodlar, çocuk yaştaki evliliklerin arkaplanındaki en belirgin dinamiklerin başında yer alıyor. Töre, gelenek, görenek, örf, adet gibi sosyokültürel kodlar, “çocuk gelin” adı altında aslında bizim terminolojimize göre çocuk istismarı anlamına gelen çocuk yaşta evliliklerin meşrulaştırılmasına, normalleştirilmesine ve hatta kutsanmasına ve tabulaştırılmasına neden oluyor.
Toplumda ve medyanın genelinde erken evlilikler “çocuk gelinler” olarak tanımlamıyor. Ancak psikologların bu tanımla ilgili kaygıları ve hassasiyetleri var.
“Çocuk gelinler “ tanımını neden kullanmıyorsunuz ?
“Çocuk gelin”ifadesinin konuyu biraz sempatize edebileceğini, aslında olduğundan ve olması gerekenden daha hafif ve yumuşak bir anlam çağrıştırabileceğini ve de konuyu meşturlaştırma, kutsama ve tabulaştırma riski taşıdığını düşünüyoruz. Tepkisel olarak ortaya atılan “pedofili” kavramı ise çok isabetli bir alternatif değil aslında çünkü pedofili bir klinik tanı ve kapsamı çok daha dar, konuyu pedofili olarak tanımlamak konuyu yalnızca bir hastalık düzeyine indirgemek olur ki bu da son derece yanıltıcı ve sakıncalı. Zira bu konunun psikolojik, sosyolojik, politik pek çok boyutu var. En kapsayıcı ve isabetli alternatif ifade “çocuk istismarı” olabilir; dünyanın her yerinde, bir çocuğun bedensel, zihinsel ve duygusal gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek ve sekteye uğratacak her tür tutum, davranış ve uygulama çocuk istismarı kapsamında ele alınır. Çocuk istismarı olgusunun içine fiziksel şiddet de girer, cinsel istismar da, duygusal istismar da, emek ve işgücü istismarı da, her tür ayırımcılık da…
Erken evlendirilen çocukların ruh sağlıklarında ne tür bozukluklar ortaya çıkıyor?
Zorla evlendirilen çocuklar, tehdit ve baskıyla alıkonuldukları, gidecek ve sığınacak bir yer bulamadıkları, yani büyük oranda çaresiz hissettikleri ve tehdit edildikleri için bu evliliğin içinde kalıyorlar.
Çocuk yaştaki evlilikler, çocuğun normal ve sağlıklı gelişimini sekteye uğratır, ruhsal bütünlüğünü zedeler ve en önemlisi de, temel güven duygusuna ve bağ kurma yetisine zarar verir. Çocuğun yaşadığı bu travmatik olay ve beraberinde süregelen şiddet ve istismar onun yetişkinlik hayatını da karartır; sağlıklı, normal ve doyumlu ilişkiler, insanlarla güvenli bağlar kurmak ve hayattan doyum almak nerdeyse imkansız bir hale gelir.
Ruh sağlıklarını yeniden kazanmaları için yapılan çalışmalar neler?
ilk adım, öncelikle çocuğun güvenliğini sağlamak, yani bu istismarı ve şiddeti durdurmak ve çocuğu o kısırdöngüden çıkarmak, istismarı yapan kişiyi ya da kişileri çocuktan uzaklaştırmak olmak zorundadır.
Bu kız çocuklarını/ kadınları bulundukları çevreden koparmak kolay mı ?
Tabii ki en ideal koşullardan bahsediyoruz burada ve biliyoruz ki maalesef her zaman bunları gerçekleştirebilecek bir imkan olmuyor. Yine de vurgulayalım ki ivedilikle çocuk için tekrar güvenli yaşam sınırları oluşturduktan ve bunu hassasiyetle korumayı başardıktan sonra atılması gereken adım bu konuda şikayette bulunmak ve yasal olarak mücadele vererek failin/faillerin -ki bu çoğu zaman çocuğun ailesi oluyor malum- cezalandırılmasını sağlamaktır.
Koşullar ve yaşam sınırlarının güvenliği stabilize edilirken çocuğa ve aileye profesyonel psikolojik destek büyük fayda sağlayabilir. Anne ve babayı, varsa çocuğun kardeşlerini bir bütün, bir sistem olarak ele almak ve destek vermek önemlidir. Anne ve baba ya da çocuğa sahip çıkan, destek olan yetişkinler her kimse, ne yapacağını, ne yapması gerektiğini, nasıl konuşması nasıl konuşmaması gerektiğini bilemeyebilir. Tüm bu noktalarda bir uzman desteği almak bu yükü hafifletir, kaygıları azaltabilir ve yol gösterici olabilir.
Travma tedavilerinde neyi hedefliyorsunuz?
Çocuğa yönelik verilebilecek psikolojik desteğin en temel hedefi çocuktaki sarsılan güvenlik ihtiyacını giderebilmek, tekrar güvenli bağ kurabilmesine yardımcı olabilmek, yaşadığı travma sonucu doğal olarak çarpıklaşan düşünce ve inanç sistemini yeniden ve sağlıklı biçimde yapılandırmasına yardımcı olabilmek.
En önemli unsurlardan biri de çocuğun yaşadığı travmaya ve travmanın anılarına dair duygularını ifade edebilmesini, bir şekilde dışavurabilmesini sağlamak, kolaylaştırmaktır. Bu bazen kelimelerle yapılabileceği gibi, kelimelere dökmenin zor olduğu yerlerde sanat malzemeleri, oyun malzemeleri gibi araçlara başvurulabilir.
Temelde de çocuğun yarım kalan eğitim hayatına devam edebilmesini sağlamak, sosyal çevrenin desteği ile güvende olduğunu, yalnız olmadığını hissettirmek konunun ağırlık merkezini oluşturur.
Eğer söz konusu travma, yaşandığı çocukluk döneminde değil de yıllar sonra yetişkinlik döneminde dile geldiyse o zaman süreçte biraz daha farklı yol ve yöntemler kullanılabilir. Ama aslında özünde temel hedefler ve misyon aynıdır: Gerçeğin ve travmatik anının ifade edilişi ile başlayan yüzleşme ve yas süreci. Kabullenmeye ve baş etmeye çalışırken ortaya çıkan yoğun duyguları ifade etmesini kolaylaştırma, baş etme becerilerini zenginleştirme ve güçlendirme, yeniden anlamlandırma, kendine, insanlara ve hayata dair geçmişte çarpıklaşan algı ve inançlarını daha gerçekçi ve daha sağlıklı biçimde yeniden yapılandırabilmesine rehberlik etme ve de en önemlisi yeniden güvenli bağlar ve ilişkiler kurabilmesini sağlama hedefleri doğrultusunda ilerler yetişkinlerle olan psikoterapi süreci.
Fiziksel ne gibi sorunlara yol açıyor?
Çok büyük oranda bu evliliklerde her tür şiddete ve istismara maruz kalıyorlar. Hayatlarıyla ve aile ile ilgili hiçbir kararda söz hakları olmuyor. Çoğunlukla o erkeğin 3-4 eşinden biri olarak yaşamaya devam ediyorlar. Yaşanan bir diğer önemli ve yaygın problem, bu çocukların sağlıklarıyla ilgili söz konusu olan riskler. Erken yaştaki hamilelikler ve erken yaştaki doğumlar hem bebek hem de genç anne için 3 kat hayati risk barındırıyor. Çocuk yaşta evlendirilenlerin bir çoğu, istemsiz ve sağlıksız hamilelikler ve de sağlıksız koşullarda yaşadığı doğumlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Anne-bebek ölüm oranları ve üreme sağlığı ile ilgili sorunlar çocuk yaştaki evliliklerin getirdiği en büyük ve en tehlikleri sorunlar arasında.
Koruyucu, önleyici ve caydırıcı önlemler neler ve bunlar yeterli mi? Mücadelede özellikle nerelerde zorluk çekiliyor?
Sistemler ve disiplinlerarası etkin işbirliği arzu ettiğimiz düzeyde değil. Çocuk yaştaki evliliklere karşı -ki bunu çocuk istismarı başlığı altında bir mücadele olarak ele almak gerek- yürütülen koruyucu ve önleyici tüm çalışmalar dünyanın her yerinde disiplinlerarası bir işbirliği ile yürütülür ve gücünü de buradan alır. Aile ve sosyal politikalar üzerinden devletin duruşu, hukuk sisteminin doğru işleyişi, emniyet ve kolluk kuvvetlerinin yerinde desteği ve doğru yönlendirmesi, anne-babaların ve öğretmenlerin farkındalığı ve bilinçlenmesi, toplumsal ruh sağlığı uzmanlarının gerek topluma gerekse bireylere sunabileceği bilgi ve destek, koruyucu ve önleyici çalışmaların en önemli köşe taşları.