Türk Mitolojisinde Koruyucu ve Kurtarıcı Kadın : Umay Ana
Genel Bir Bakışla Eski ve Orta Çağ’da Orta Asya’da kurulmuş Türk Devletlerinde Kadının Yeri
Tarih sahnesinde birçok devlet kurulmuş ve yıkılmıştır. Bu devletlerden bazılarına mensup kadınlar, diğer devletlerdeki kadınlara oranla toplum içinde çok daha kıymet görmüş; hatta öyle ki kadın oldukları için yüceltilmişlerdir. Eski Çağ ve Orta Çağ’da, Orta Asya’yı kendilerine mesken tutmuş göçebe topluluklardan olan Türklerin kurduğu devletlerde de kadına fazlaca değer verilmiş ve kadın yüceltilmiştir.
Eski Türklerde kadın “gizli bilgilere sahip varlık” olarak tanımlanmıştır. Bunun sebebi kadınların vücutlarına bir canlıyı oluşturabilme yetisinin verilmesi ve düşünsel olarak çok daha detaylı düşünüp erkeklerin fark edemedikleri şeyleri fark edebiliyor olmalarıdır. Bu durum Türk şaman anlatılarında fazlasıyla kendine yer edinmiş ve Türk kadının toplumdaki yerini etkilemiştir. Türk kadını, çağının kadınları gibi eve kapanıp sosyal hayattan kopmamış; aksine toplum hayatında aktif bir şekilde rol oynamıştır.(1) Öyle ki Orta Asya Türk kadını motifi; elinde kılıç at üstünde savaşabilen, yeri geldiği zaman devlet yönetiminde rol oynayabilen ve hayatın her yerinde kadın kimliğiyle var olabilen bir motiftir.
Tarihteki birçok devletin yıkılmasının sebebi güçlü olmayan aile bağları olarak görülmüştür. Eski Türk devletlerinde kadınının aile için ve devlet için yeri o kadar mühimdir ki bu durum görülmemiştir. Kimi zaman kadın devletin “kurtarıcısı” olarak nitelendirilmiş Tanrı’nın Türk milleti yok olmasın diye yarattığı kişiler arasında ikinci Göktürk Devleti’nde kağanın eşi olan İlbilge Hatun’un adına yer verilmiştir. Bilge Kağan kitabesinde geçen “Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İlteriş Kağan ile anam İlbilge Hatun’u yükseltti.”ifadesi bize bunu anlatmaktadır.(2)
Yazıtlarda ve Halk Hikayelerinde Umay Ana Tasviri
Altaylarda arkeologlar tarafından bulunan seramiklerin üstündeki resimlere göre Umay Ana üç boynuzlu şekilde tasvir edilmiştir. Boynuz Kırgızlarda özellikle gücü temsil etmektedir. Çoğunlukla beyaz, gümüş ya da sarı saçlı olduğu düşünülmüş kuş kanatlı dişil bir insan şeklinde kafalarda canlandırılmıştır.(4) Anadolu’da hala özellikle ineklere “sarıkız” isminin verilmesiyle Umay Ana’nın saçlarının sarı olduğunun düşünülmesinin bir bağlantısı olduğu söylenegelmiştir. Hatta Sarı Gelin isimli türkünün Umay Ana’ya ithafen yazıldığı düşünülmüştür. Yaşar Çoruhlu bu duruma şöyle açıklık getirmiştir: “Bazı Türk topluluklarında Umay’a Sarıkız denilmesi çok ilginçtir. Çünkü Balıkesir’de Kazdağı yöresindeki Türkmenler arasında anlatılan Sarıkız efsanesine açıklık getirmektedir. Sarıkız ismi sarışın olan bir kıza değil Umay’ın korumasında olan bir kıza atıfta bulunuyor olsa gerek. Bu bakımdan ‘Sarı Gelin’ türküsündeki gelin sözcüğü, sarışınlığa değil muhtemelen güneşle ilişkilendirilen, çocukların ve kadınların koruyucusu Umay’a işaret etmektedir.”(6)
Umay Ana’nın yazılı olarak ilk izlerine Orhun Yazıtları’nda rastlanır. “Umay gibi anam hatunun kutu(devleti) sayesinde küçük kardeşim Kültigin er adını aldı.” şeklinde zikredilen Umay Ana, halkın dilinde yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Bebeklerin uyku halindeyken gülümsemesi, günümüzde Anadolu toplumunda nasıl ki melekleri gördüklerine yoruluyorsa; eski Türklerde de Umay’ın bebeğin başına geldiğine ve ona göründüğüne yorulmuştur.
Doğum, Ölüm ve Umay Ana
Gök Tanrı ve Şamanizm inançlarında Umay; çocukların ve hayvanların doğumunu sağlamış, her canlının neslinin devamından sorumlu tutulmuştur. Aynı zamanda kadınları, çocukları ve hayvan yavrularını koruyup kolladığına inanılmıştır. Güney Sibirya ve Altay Türklerinin inançlarına göre Umay, çocuklar büyüyene kadar her daim çocukların yanlarında durur, büyüdüklerindeyse onları bırakıp gidermiş. Günümüzde de meleklerin çocukları büyüyene kadar koruduğuna inanılır. Çıkarım yapılacak olursa, Umay Ana’nın izlerinin İslam sonrası Türk kültürüne de yansıdığını söylenebilir.
Umay Ana, Orta Asya Türklerinde yaşamla ilişkilendirildiği gibi ölümle de ilişkilendirilmiştir. Eğer bir evde çocuk ölümü gerçekleşiyorsa Umay’ın çocuğu terk ettiğine ve bu sebeple çocuğun öldüğüne inanılmıştır. Böyle durumlarda Umay Ana’ya Kara Umay adıyla hitap edilmiştir. Anadolu’nun bazı şehirlerinde bu ifade hala yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Türklerde dişil enerji, en mühim meselelerden ikisi olan yaşamı da ölümü de elinde bulunduracak kadar kıymetli görülmüştür. Umay Ana’nın savaşlarda da Türk ırkına yardım ettiği düşünülmüş, savaşan kişiler bu şekilde cesaretlendirilmiştir.(5) Bilge Tonyukuk, savaş sırasında düşmanın çokluğundan korkup geri çekilmeye yeltenen askerlerini Umay Ana’nın onların yanında olduğunu söyleyerek teskin etmiştir. Doğum ve ölümle ilişkilendirilen Umay Ana aynı zamanda bereketin de sembolü olmuştur. İnançlarına göre onlara topraktan besin sağlayan, onları doyuran ve gözeten o’dur.
Türk halkının tarih boyunca mitolojisindeki genel izlere bakıldığında anlaşılabilir ki ırklarının yok olması onların en büyük korkularındandır. Türeyiş, Bozkurt, Ergenekon gibi destanlara baktığımızda neslin devamı Türkler için her daim ümit kaynağı olmuştur. Bu sebeple göçebe bir topluluk olan Türkler için yaşayan her can en kıymetli hazinedir. En kıymetli hazinelerini koruduğunu düşündükleri miti, dişil enerjiyle tarif etmeleri kadına bakış açılarını açıkça ortaya koymaktadır. Onların neslini koruduğuna, savaşlarda galip gelmelerini sağladığına ve aç kaldıklarında toprak anadan onlar için bitkileri çıkardığına inandıkları mit dişildir. Özetlemek gerekirse, her halkın mitolojisi o halkın özgeçmişi gibidir, okumasını bilirsen sana çok şey öğretir. Umay Ana’nın bıraktığı izlere bakmak dahi eski Türk devletlerinde kadınların statüsünü öğrenmek konusunda bizi oldukça aydınlatacaktır.
KAYNAKÇA
(1)Fuzuli Bayat, Türk Kültüründe Kadın Şamanlar, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2018, s.21-22
(2) İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, İstanbul, 2015, s.141.
(3) Mircea Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, İstanbul: Kabalcı Yayınevi,2003
(4) İbrahim Dilek, Resimli Türk Mitoloji Sözlüğü Altay/Yakut, Ankara, Türk Dünyası Vakfı Yayınları, 2014
(5) Bilge Tonyukuk Yazıtı 38.satır
(6) Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin Ana Hatları, Kabalcı, İstanbul 2014, s.43